Kayıtlar

24 Ocak ikibinondokuz perşembe saat sıfıraltı:sıfırüç

24 Ocak ikibinondokuz perşembe saat sıfıraltı:sıfırüç; Odamda karanlıktayım, Zack Hemsey - The Way çalıyor... Ne yapıyorum? Hayatımdan giden zamanımın farkında mıyım? Yaşamın benden aldıklarının bilincinde miyim? Hedeflerime ulaşmaya çalışırken, takılıyor düşüyor ve kalıyor muyum? Ne yapmak istiyorum? Neler kazandım ve neler kaybettim biliyor muyum? Yine buradayım çünkü düşüncelerimde yine yalnızım, İçim buruk, duygularım, güvenim ve inancım kırık. Sevdim, Bir kadını yine sevdim, yine sevebilme cesaretini buldum ve denedim ve yine başarısız oldum. Doğruyu bulana kadar da başarısız olacağım sanırım, başarısız olmalıyım, başarısız olmalısın. Sevmek yaşamda bir hedefe giderken karşına çıkan zorluk ya da onun gibi bir şey tarifsiz. İnanmak gibi, bir Allah'a, enerjiye, doğaya, doğa kanuna inanmak gibi bir şey. Çünkü her şey sizi yanıltıp yalnızlaştırabiliyor şüphesiz. Ben değilim sadece bu acıları çeken kişi ya da yalnızca ben olmayacağım. Sen, o, hepimiz çekiyoruz değ
Başarabildiğim en güzel şey sadece sevmek ve özlemek Sevmek; Bir kadını sevmek, Dostu sevmek, İnsanı insan olduğu için sevmek, Özlemek; Güzel bir günün tadını özlemek, Yaşanmışlıkla kalan günleri özlemek, Geçen saniyeyi özlemek... Ama sevgiyi ve özlemi gerçekten yürekle işlemek. Yarına biriktireceğim sevgiler ve özlemler...

Sahtelikten uzak, mutluluklar.

Ne çok şey değişmiş kısa zamanda, insanlar, davranışlar, duygular, birliktelikler... Ne yapıyorlar acaba? Nasıl hissediyorlar kendilerini mutlu mu? Kazanmış mı? Yoksa kazanıyor mu? "İnsan kazanmak zordur, insan kaybetmek kolay." Derler hep aslında temiz gözüken, çabalayan insanı kazanmak kolaydır. O yüzden gözüken dedim, çünkü gözükür. Bir kabuktur, görüntüsü olan ama içi olmayan boş bir kabuk. Davranışları ve hareketleriyle yapmacık, sözleriyle suya yazmak gibi boş... Üzülüyor, anlam veremiyorum bu denli densiz davranışlara, yıkılıyorum insanlara. Birlik olmanın, birbirimize anlatacağımız onca güzel şeyler varken, düşman kesilmeye. Sapiens olmasaydık keşke, gerçi böyle insanlara Sapiens demekte hata etmiş olur muyum ki? Belki yeni bir türdür bu? Ama bir taraftan da hayır çünkü ancak düşünen bir varlık senin düşüncelerine ters düşebilir Sapiens'lerin mutlak doğruları olsaydı bugün ne ben bu halli düşünebilirdim ne de mutlak olanı bulmaya doğru bir yönelim olurdu.. S
Neler yazdım diye dönüp yazılarımı birbir okudum, Evet, hala mutsuzum. :) Hislerim her geçen gün daha fazla değişime uğruyor. Kalabalık yerlerde mutsuzluğu hissediyorum, değişen bir şey yok. Ettiğimi buluyorum eee, etme bulma dünyası değil mi? ahahaha. Neden böyleyim lan ben? Ne istiyorum bela mı? Yok, yok unutmamalıyım ki ne ettiysem onu biçiyorum. Dediklerini yapmadım onların, ön görmedim yaşadıklarını. Amaaan sikmişim yaşıyorum bir şekilde. İyi insan olabilmek için...
Bitti.

Eksik bir boşluk

Bir boşluğun içinde sonsuz bir mücadele içinde debelenip duruyoruz sadece kafa yoğunluğu ve anlamsız sorunlar kendimizi geliştirmek gayesiyle beraber uğraştığımız nice çalışmalar... Özenerek elde ettiğimiz başarının sancılı süreci beğendirme ve anlaşılabilir olma zorundalığı. Alttan üste uygulanan gereksiz baskı ve güvensizlik. Zamanın çağdaşlığından ziyade sanki hiç çağ atlamamış gibi icra etmeye çalıştığımız kutsal işimiz, gelişmekten yoksun hedefsiz dart tahtası gibi nereye atıldığımızın, oynadığımız oyunun mücadelesi içinde manasız... Doğrulardan uzak yorumlu mantığa dayanır doğrular, dayatılan mı yoksa öğretilen mi ucuna dokunan? Basit iken yollar öne zorla koyulan engebeler ve atlamaya çalışan biz küçük insancıklar... Bir sokak ışığının altında üşütmeyen bir soğuk altında aklıma gelen bir çok düşünceler silsilesi bir gün belki düzelecek sorunların hepsi. Ancak insanoğlu sorunu çözülür ölümle beraber. Öteki dünya hayali olmayanın çözeceği sorunlar silsilesi. Yoksun ve eksik,

Zonguldak Uniyurt Değerlendirmem

Bülent Ecevit Üniversitesini kazanıp kalacak yer arayan arkadaşlara tavsiyeler. Arkadaşlar merhaba buradaki ikinci yılıma giriyorum ve yeni gelen kazanan arkadaşlara şehirde nasıl yaşanır kısmıyla ilgilenmekten çok kaldığım yerin avantaj ve dezavantajlarından bahsetmek istiyorum. Öncelikle 2. Üniversitem olduğunu ve 2 sene öğrenci evinde yaşadıktan sonra yurtta yaşamanın gayet mantıklı bir iş olduğunu en azından savunan birisiyim şu sıralar. Neden ev değil de yurtta kalıyorum ? 1-       Evde temizlik yapmak istemiyorum. 2-       Bulaşıkla uğraşmak istemiyorum. 3-       Fatura giderlerini dert etmek istemiyorum. 4-       Okuldan uzaksam/dolmuş otobüs yüzünden sabah yetişme acelesiyle uyanıp, derse geç kalma ihtimalini düşürüp yurt servisi kullanmayı mantıklı görüyorum. 5-       Kombi sistemli bir evde kışın fatura düşünerek üşümek istemiyorum. (Zonguldak soğuğu zaten felaketken daha berbat oluyor.) 6-       Ederinden yüksek faiş bedellerle öğrenci üstünden pirim yap